Maske takma konusunda bilimsel araştırmalar ne söylüyor?
Konu: Bilim
Okuma Süresi: ~20 dk.
Maske takma konusunda bilimsel araştırmalar ne söylüyor?
Bilim maske takmanın hayatları kurtaracağını söylüyor, ancak tartışmalar hala sürüyor. Peki, kanıtlar yeterli mi?
6 Ekim 2020
Haberleştiren:
Lynne Peeples
Bilim Gazetecisi
Kopenhag Southern Denmark Üniversitesi’nde küresel sağlık araştırmacısı ve aynı zamanda Batı Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri olan Gine-Bissau’de toplum sağlığı kampanyalarının ortak yürütücüsü olan Christine Benn, Danimarkalı meslektaşlarıyla Gine-Bissau’da, koronavirüsün yayılmasını durdurmak için insanlara koruyucu kumaş maskelerin dağıtılmasını ilk önerdiğinde, kendisi de emin değildi;
“Evet, iyi bir fikir olabilir, ama yüz maskelerinin gerçekten de etkili olduğuna dair sınırlı veri var” diyor, Benn.
Bunu söylediğinde aylardan Mart (2020) idi. Ancak Temmuz ayına gelindiğinde, Benn ve ekibi maskeler hakkındaki bazı gerekli verileri nasıl sağlayabileceklerini ve Gine-Bissau’daki insanlara nasıl yardımcı olabileceklerini neyse ki buldular. Covid-19’un yayılmasına karşı dünyanın en büyük maske etkililik testi sayılabilecek nitelikte, insanlara rastgeleleştirilmiş kontrollü bir denemenin parçası olarak yerelde üretilmiş binlerce kumaş maske dağıttılar.
Yüz maskeleri, resmi sayılara göre, 43.8 milyondan fazla insanın hastalandığı ve 1.16 milyondan fazla insanın da öldüğü (https://www.worldometers.info/coronavirus/, 27.10.20, 15:08) pandeminin yaygın sembolüdür. Hastaneler ve diğer sağlık tesislerinde, tıbbi kullanıma uygun maskelerin kullanımı açık bir şekilde SARS-Cov-2 virüsünün bulaşma riskini azalttı. Ancak toplum tarafından çok çeşitli maskeler kullanılmaktadır ve bu konudaki veriler dağınık, farklı ve çoğunlukla aceleyle toplanmıştır. Üstelik buna ek olarak olumsuz yönde siyasi söylemler de mevcut, örneğin ABD başkanı maskelerin kullanımını küçümseyen söylemlerinden sadece günler sonra kendisine Covid-19 teşhisi kondu. Pennsylvania, Pittsburgh’daki Carnegie Mellon Üniversitesi’nde kamu politikası konusunda uzmanlaşmış psikolog Baruch Fischhoff, “Kanıtlara bakan insanlar, onu farklı şekilde anlıyor” diyor ve ekliyor “Yasal olarak kafa karıştırıcı.”
Açık olmak gerekirse, bilim maske kullanımını destekliyor, son çalışmalar, yaşamları farklı yollarla kurtarabileceklerini öne sürüyor: bir araştırma koronavirüsün hem yayılma hem de bulaşma şansını azalttığını gösterirken diğer bazı araştırmalar ise insanlar hastalığa yakalanırsa maskelerin enfeksiyonun şiddetini azaltabileceğini ima ediyor.
Ancak maskelerin, ne kadar iyi korudukları veya ne zaman kullanacakları konusu biraz karmaşıktır. Çeşitli topumlarda, birçok maske türü kullanılmaktadır. İnsanların maskeleri takma istekliliği veya onları uygun bir şekilde takıp takmadıkları konusunda da sorular var. Maskelerin işe yaradığını kesin kanıtlayacak ne tür bir çalışma olması gerektiği sorusunu yanıtlamak bile zor.
“Kanıtların ne kadar iyi olması gerekiyor?” diye soruyor Fischhoff. “Bu hayati bir soru”.
Altın standartların ötesinde
Pandeminin başlarında, tıp uzmanlarının elinde SARS-CoV-2 virüsünün nasıl yayıldığına dair kanıtlar eksikti ve maskeler hakkında güçlü halk sağlığı önerileri yapacak kadar bilgili değillerdi.
Sağlık hizmeti veren ortamlarda kullanıma yönelik tasarlanmış olan standart maske, N95 tipi maskedir. Bu maske, 0,3 mikrometre (µm) ve daha büyük ölçülerdeki hava parçacıklarını %95 oranında filtreleyip kullanıcıyı koruması için tasarlanmıştır. Pandemi tırmandıkça, bu maskeler kısa sürede azaldı. Bu, tartışmalı bir soruyu gündeme getirdi: vatandaşlar temel cerrahi maskeleri mi yoksa kumaş maskeleri mi takmalı? Eğer öyleyse, hangi koşullarda? Maryland, Baltimore’daki Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nde bulaşıcı hastalık epidemiyoloğu olan Kate Grabowski, “Bunlar normalde klinik deneylerde açıklığa kavuşturduğumuz konulardır” diyor. “Ama bunun için vaktimiz yoktu”.
Bu nedenle, bilim insanları gözlemsel ve laboratuvar çalışmalarına güvendiler. Ayrıca, diğer bulaşıcı hastalıklardan da dolaylı kanıtlar var. “Sadece bir makaleye bakarak – evet, işte bu” diyemezsiniz. “Ancak çalışmalar hep birlikte ele alındığında, maskelerin işe yaradığına dair ikna oldum” diyor, Grabowski.
Maskelere olan güven, Haziran ayında Missouri’de Covid-19 testi pozitif çıkan iki kuaför hakkındaki haberler ile birlikte arttı (1). Her ikisi de çalışırken çift katmanlı pamuk maske veya cerrahi maske taktılar. Enfeksiyonu ailelerine bulaştırmış olsalar da, müşterileri kurtulmuş görünüyor (yarısından fazlasının ücretsiz testleri reddettiği bildirildi). Diğer ipucu ise kitlesel olarak bir araya gelenler ile ortaya çıktı. ABD şehirlerindeki “Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Önemlidir)” protestolarına katılanların çoğu maske taktı. Olaylar, enfeksiyonlarda ani artışları tetiklemiyor gibi görünüyordu (NBER Working Paper 27408, National Bureau of Economic Research, 2020). Öte yandan, virüs Haziran ayı sonlarında, Georgia’da katılan çocukların maske takma zorunluluğunun olmadığı bir yaz kampında yaygınlaştı (2). Ancak bu konuda çok sayıda uyarı var: örneğin protestolar açık havada gerçekleşti ve dolayısıyla Covid-19’un yayılma riski daha düşük iken, kampçılar geceleri aynı kabinleri paylaştı. Protestolara katılmayanların çoğu, olaylar sırasında evlerinde kaldığı için, bu durum toplumda virüs bulaşmasını azaltmış olabilir. Buna karşın yine de, Seattle’daki Washington Üniversitesi’nde sağlık politikası araştırmacısı olan Theo Vos, anekdot niteliğindeki kanıtların “büyük resmi oluşturduğunu” söylüyor.
Daha titiz analizler açık kanıtlar sundu. Ağustos ayının başlarında yayınlanan bir ön-çalışma, henüz hakem tarafından gözden geçirilmemiş, (3), diğer bölgelere kıyasla maske takmanın kural olduğu veya hükümet tarafından önerilen yerlerde, kişi başına ölüm oranındaki haftalık artışların dört kat daha düşük olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, Ocak ayında maske kullanımını benimseyen Moğolistan’ın da aralarında yer aldığı, 200 ülkeyi incelediler ve Mayıs ayı itibarıyla Covid-19 ile ilgili herhangi bir ölüm kaydetmediler. Bir başka çalışmada (4), ABD eyalet-hükümetleri tarafından maske kullanım zorunluluğu uygulanan bölgelerde, Nisan ve Mayıs aylarındaki etkilere bakıldı. Araştırmacılar, bu bölgelerde Covid-19 vakalarının büyüme oranının günde %2 kadar azaldığını tahmin ediyor. Fiziksel mesafe gibi diğer hafifletme önlemlerini kontrol ettikten sonra, bu bölgelerde 450.000 kadar vakanın önlendiğini “temkinli bir şekilde” öne sürüyorlar.
California’daki San Francisco Üniversitesi’nde araştırmacı bilim insanı ve maske takmanın sonuçlarını inceleyen bir ekibin parçası olan Jeremy Howard, geniş çapta yayılan bir ön-çalışma makalesinde (5)”Bunun iyi bir fikir olduğunu söylemek için fazla matematik yapmanıza gerek yok” diyor.
Fakat bu tarz çalışmalar, maske takmanın zorunlu olarak uygulandığı ve insanların bunları doğru taktığı varsayımlarına dayanıyor. Dahası, maske kullanımı genellikle toplantılardaki sınırlamalar gibi diğer önlemlerle birlikte uygulanmaktadır. Grabowski’ye göre kısıtlamalar kalktıkça, daha fazla gözlemsel çalışma ile maskelerin gerçek etkisi diğer önlemlerden ayrışmaya başlayabilir. “Neyin ne yaptığını görmek daha kolay olacak” diyor.
Bilim insanları, insan popülasyonlarındaki birçok değişkeni kontrol edemese de, hayvan çalışmalarında kontrol edebilirler. Hong Kong Üniversitesi’ndeki mikrobiyolog Kwok-Yung Yuen liderliğindeki araştırmacılar, cerrahi maske bölmeleriyle ayrılan bitişik kafeslerdeki enfekte ve sağlıklı hamsterleri incelediler. Mayıs ayında yayınlanan makaleye göre (6), cerrahi maske bariyerinin olmadığı kafeste, hayvanların yaklaşık üçte ikisi SARS-CoV-2’ye yakalandı. Ancak maske bariyeri ile korunan hayvanların sadece %25’i enfekte oldu ve hastalık bulaşan hamsterlar maskesiz komşularına kıyasla daha az hasta oldu (klinik skorlar ve doku değişiklikleri ile ölçüldüğü üzere).
Bulgular, maske kullanımının kullanıcı ve etrafındaki diğer insanları koruduğuna dair ortaya çıkan fikir birliğine gerekçe sağlıyor. Çalışma aynı zamanda oyunun kurallarını değiştirebilecek başka bir fikre de işaret ediyor: “Maske takmak sizi yalnızca enfeksiyondan değil, aynı zamanda ağır hastalıklardan da koruyabilir” diyor San Francisco’daki California Üniversitesi’nde bulaşıcı hastalık doktoru olan Monica Gandhi.
Gandhi, Temmuz ayı sonlarında yayınlanan (7) ve maske takmanın kullanıcının alabileceği virüs dozunu düşürdüğünü ve daha hafif, hatta asemptomatik enfeksiyonlara neden olduğunu öne süren bir makalenin ortak yazarıdır. Daha büyük bir viral doz, daha agresif bir enflamatuar (iltihaplı) yanıtla sonuçlanır, diye öne sürüyor.
O ve meslektaşları şu anda, maske zorunlu hale getirildikten sonra, hastalığın ciddiyetinin azalıp azalmadığını belirlemek için 1.000 farklı ABD bölgesinde, maske zorunluluğunun öncesi ve sonrasına göre Covid-19 için hastaneye yatış oranlarını analiz ediyor.
Daha fazla virüse maruz kalmanın daha kötü bir enfeksiyonla sonuçlandığı fikrinin “mutlak mantıklı” olduğunu söylüyor, araştırmada yer almayan Birleşik Krallık’taki Edinburgh Üniversitesi’nden bir virolog olan Paul Digard. “Maskeler için başka bir argüman.”
Gandhi başka bir olası fayda öneriyor: Daha fazla insan hastalığı hafif vakalar olarak geçirirse, bu, ağır hastalık ve ölüm yükünü artırmadan toplum düzeyinde bağışıklığı artırmaya yardımcı olabilir. “Bir aşıyı beklerken, asemptomatik enfeksiyon oranlarını artırmak, toplum düzeyinde bağışıklık için iyi olabilir mi?” diye soruyor.
Balistik incelemelere dönelim
Maske tartışması, bir başka soruyu da gündeme getiriyor: virüs havada nasıl dolaşır ve enfeksiyonu yayar?
Bir kişi nefes verdiğinde, konuştuğunda, hapşırdığında veya öksürdüğünde, sıvı parçacıkları havaya saçılır. Bu parçacıkların bazıları büyüktür, hatta görünür, bunlar damlacıklar (droplets) olarak adlandırılır; diğerleri ise mikroskobiktir ve aerosol (havada asılı) olarak sınıflandırılır. SARS-CoV-2 dahil olmak üzere virüsler bu parçacıklara yapışırlar; dolayısıyla bu parçacıkların boyutları önemlidir.
Damlacıklar havada yayılarak yakındaki bir kişinin gözlerine, burnuna veya ağzına denk gelebilir ve o kişide enfeksiyona neden olabilir. Ancak yerçekimi onları hızla aşağı çeker. Bunun aksine, aerosoller havada dakikalarca, hatta saatlerce kalabilir ve tıpkı sigara dumanı gibi havalandırılmamış bir odada yayılabilirler.
Şekil 1. Hızlandırılmış görüntü: solunan havayı öksürük yoluyla dışarı atan bir kişinin (valfli N95 maskesi takan) damlacıkları nasıl yaydığını gösteren, farklı zaman aralıklarındaki görüntüler (Linkten simülasyonunu izleyebilirsiniz: https://www.nature.com/articles/d41586-020-02801-8#ref-CR9).
Maskelerin Covid-19 iletimini engellemesi ne anlama geliyor? Virüsün kendisi sadece ~0.1 mikron (yaklaşık 10 nm) çapındadır. Ancak virüsler vücuttan tek başına ayrılmadıkları için, etkili bir maskenin bu kadar küçük parçacıkları engellemesine gerek yoktur. Bizi ilgilendiren parçacıklar yaklaşık 0.2 mikron ila yüzlerce mikron arasında değişen boyutlarda patojen taşıyan damlacıklar ve aerosollardır (Ortalama bir insan saçının çapının yaklaşık 80 µm olduğunu aklımızda tutalım). Colorado Boulder Üniversitesi’nden çevre kimyacısı Jose-Luis Jimenez, çoğunluğun 1–10 µm çapında olduğunu ve havada uzun süre kalabileceğini söylüyor. “Bütün mesele bu parçacıklar.”
Bilim insanları Covid-19 yayılımında hangi parçacık boyutunun en önemli olduğundan hala emin değiller. Hatta bazıları aerosolleri tanımlamak için gerekli boyut ölçütü konusunda bile hemfikir değil. Benzer nedenlerde, bilim insanları çok daha uzun süredir çalışılan influenza virüsü (gribe neden olan) için bile bulaşma biçimini henüz tam olarak bilmiyorlar.
Birçok bilim insanı, asemptomatik bulaştırıcıların Covid-19 salgınının bu kadar büyümesini tetiklediğine inanıyor, bu da virüslerin tipik olarak öksürük ya da hapşırma ile dışarı çıkmadığını göstermektedir. Bu düşünce ile hareket edersek, aerosollerin en önemli yayılım aracı olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla, hangi maskelerin aerosolleri durdurabileceğine odaklanmak gerekir.
Her şey kumaşa bağlı
Yüze iyi oturan N95 solunum maskeleri bile gerçekte %95 filtrelemenin biraz altında kalıyor, aslında 0.3 µm’ye kadar gelen aerosollerin yaklaşık %90’ını filtreliyor. Yayınlanmamış araştırmalara göre, filtrelenmemiş nefesi dışarıya atan valflsiz N95 maskeleri, çıkan aerosollerin benzer bir oranını bloke ediyor. Maryland, Bethesda’daki ABD Ulusal Kalp, Akciğer ve Kan Enstitüsü’nde pulmonolog (göğüs hastalıkları uzmanı) olan Kevin Fennelly, cerrahi ve kumaş maskeler hakkında çok daha az şey bilindiğini söylüyor.
Gözlemsel çalışmalara dayalı bir derleme makalede (review article, 8), uluslararası bir araştırma ekibi, cerrahi ve benzeri kumaş maskelerin, kullanıcıyı korumada %67 oranında etkili olduğunu tahmin ediyor.
Henüz yayınlanmamış bir çalışmada, Blacksburg’daki Virginia Tech’de bir çevre mühendisi olan Linsey Marr ve meslektaşları, pamuklu bir tişörtün bile solunan aerosollerin yarısını ve nefes olarak verilen aerosollerin (2 µm çapında) ise neredeyse %80’ini engelleyebileceğini keşfettiler. 4-5 µm’lik aerosollere ulaştığınızda ise hemen hemen her kumaş her iki yönde de aerosollerin %80’den fazlasını bloke edebilir, diyor.
“Çok katmanlı kumaşlar daha etkili, daha sıkı örgülü, daha iyi” diye ekliyor. Bir diğer çalışmada (9) ise bu katmanlar farklı malzemelerden yapılırsa – örneğin pamuk ve ipek –tek malzemeden üretilmiş çok katlı maskelere kıyasla aerosolleri daha etkili bir şekilde yakalayabildiğini öngörüyor.
Benn ve aynı üniversiteden Danimarkalı mühendisler, tıbbi kullanıma uygun solunum cihazlarıyla iki katmanlı kumaş maske tasarımlarını, aynı kriterleri kullanarak test etmek için çalıştılar. Benn’e göre, maskelerinin 0.3 µm’a kadar olan aerosollerin sadece %11–19’unu engellediğini buldular. Ancak Marr ve Jimenez’e göre, çoğu yayılım muhtemelen en az 1 µm’lik parçacıklar aracılığıyla gerçekleştiği için, N95 ile diğer maskeler arasındaki gerçek etkililik farkı çok büyük olmayabilir.
Kuzey Carolina, Durham’daki Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde klinik araştırmacı olan Eric Westman, maske etkinliğini test etmek için bir yöntem öneren çalışmadaki (10) yazarlardan biridir. Ekip bu çalışmada, lazerler ve akıllı telefon kameralarını kullanarak, 14 farklı kumaş ve cerrahi yüz maskesi giydirilen bir kişinin konuşması esnasında, maskelerin damlacıkları ne kadar iyi durdurduğunu karşılaştırdılar. Kumaş ve cerrahi maskelerin performansına atıfta bulunarak, “Kullandığımız birçok maskenin işe yaradığına dair güvence aldım” diyor.
Bazı bilim insanları, sadece bir kişinin konuşmasına dayanan bulguyu çok fazla ciddiye almamayı tavsiye ediyorlar. Marr ve ekibi, kendi deneyleriyle yanıt veren bilim insanları arasındaydı ve boyun tozluklarının çoğunun büyük damlacıkları engellediğini buldular. Marr sonuçlarını yayınlanmak üzere yazdığını söylüyor.
New York City’deki Columbia Üniversitesi Mailman Halk Sağlığı Okulu’ndan virolog Angela Rasmussen, “Çok fazla bilgi var, ancak tüm kanıtları bir araya getirmek kafa karıştırıcı olabilir” diyor. “Aslında, hala pek bir şey bilmiyoruz”.
İnsan zihnini anlamak
Maskelerle ilgili sorular biyoloji, epidemiyoloji ve fiziğin ötesine geçer. İnsan davranışı, maskelerin gerçek dünyada ne kadar işe yaradığının göstergesidir. Minneapolis’teki Minnesota Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma ve Politika Merkezi direktörü Michael Osterholm, “Birinin kalabalık bir alanda bu kumaş örtülerden birini giyerken, kendine fazla güvenmesinden dolayı enfekte olmasını istemiyorum” diyor.
Neyse ki, bazı kanıtlar (11) bir yüz maskesi takmanın, kullanıcıyı ve etrafındakileri, fiziksel mesafe gibi diğer önlemlere daha iyi uymaya sevk edebileceğini gösteriyor. Maskeler onlara belki de paylaşılan sorumluluğu hatırlatıyor. Ancak bu şekilde, insanların maske giymesi gerçekleşir.
Amerika Birleşik Devletleri genelinde maske kullanımı Temmuz sonundan bu yana % 50 civarında. Seattle’daki Washington Üniversitesi Sağlık Ölçütleri ve Değerlendirme Enstitüsü’nden alınan verilere göre bu oran, Mart ve Nisan aylarında görülen %20’lik kullanıma göre önemli bir artış göstermiştir (bkz. go.nature.com/30n6kxv). Enstitünün modelleri ayrıca, 23 Eylül itibarıyla, ABD de maske kullanım oranının, Singapur ve diğer bazı ülkelerde gözlemlenen bir seviye olan %95’e çıkması halinde, 1 Ocak 2021’e kadar olan dönemde yaklaşık 100.000 hayatın kurtulabileceğini öngördü.
Analize katkıda bulunan Vos, “Bilmek istediğimiz çok şey var” diyor. “Ancak, elimizde bu kadar basit, düşük maliyetli ve potansiyel olarak bu kadar büyük bir etkiye sahip bir araç (maske) varken, onu kim kullanmak istemez ki?”
Tartışmalı çalışmalar ve karışık mesajlar halkın kafasını daha da karıştırıyor. Nisan ayında yapılan bir çalışma (12) , maskelerin etkisiz olduğunu buldu, ancak bu makale Temmuz ayında geri çekildi. Haziran ayında yayınlanan bir diğer çalışma (13) maske kullanımını destekledi, ancak düzinelerce bilim insanı, bu çalışmanın yöntemlerinin doğru olmadığı hakkında bir mektup yazdı (bkz. go.nature.com/3jpvxpt). Bu makalenin yazarları, makalenin geri çekilmesi çağrılarına karşı geri adım atmak zorunda kaldılar. Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), sağlık çalışanları için malzemelerin tükenmesi konusundaki tereddütleri nedeniyle, başlangıçta yaygın maske kullanımını önermekten kaçındı. Nisan ayında CDC, fiziksel mesafenin bir seçenek olmadığı durumlarda maskelerin takılmasını önerdi; WHO, Haziran ayında aynı şeyi önerdi.
Siyasi liderler arasında da bir tutarsızlık var. ABD Başkanı Donald Trump, maskeler için destek verirken kendisi nadiren maske takıyor. Hatta Trump’ın 2 Ekim’de koronavirüs testinin pozitif çıkmasından sadece birkaç gün önce, siyasi rakibi Joe Biden ile sürekli olarak maske taktığı için alay ediyordu. Slovakya cumhurbaşkanı Zuzana Čaputová ve başbakanı Igor Matovič de dahil olmak üzere diğer dünya liderleri, salgının başlarında ülkelerine örnek olmak için maske taktılar.
Danimarka, 22 Ağustos’tan itibaren toplu taşıma araçlarında maske kullanılmasını zorunlu kıldı ve bunu uygulayan son ülkelerden biri oldu. Erken evde kalma çağrıları, testler ve temas takibi yoluyla genel olarak virüsün kontrolü iyi bir şekilde sağlanmıştır. Ayrıca, iki büyük rastgeleleştirilmiş kontrollü çalışma, Covid-19 yüz maskesi araştırmasında ön saflarda yer almaktadır. Danimarka’daki bir araştırma grubu yaklaşık 6.000 katılımcıyı dahil ettiği bir çalışmada, katılımcıların yarısından işyerine giderken cerrahi yüz maskesi kullanmasını istedi. Çalışma tamamlanmış olmasına rağmen, Kopenhag Üniversitesi’nde klinik araştırmacı ve araştırmanın baş araştırmacılarından biri olan Thomas Benfield, ekibinin herhangi bir sonucu paylaşmaya hazır olmadığını söylüyor.
Benfield’ın grubundan bağımsız olarak çalışan Benn’in ekibi, çalışmasına Gine-Bissau da yaklaşık 40.000 kişiyi dahil etmeyi planlıyor ve rastgele seçilen hanelerden yarısına iki katmanlı kumaş maskeleri dağıtıyor – on yaş ve üzeri her aile üyesi için iki tane olmak üzere. Ekip daha sonra maske kullanım oranlarını Covid-benzeri hastalık oranlarıyla karşılaştırmak için birkaç ay boyunca herkesi takip edecek. Benn, her hane halkının kendilerini Covid-19’dan nasıl koruyacakları konusunda tavsiye alacağını, ancak kontrol grubundakilere maske kullanımı hakkında bilgi verilmeyeceğini belirtti. Ekip, çalışmaya 40.000 kişinin dahil edilmesini ancak Kasım ayında tamamlanacağını umuyor.
Bazı bilim adamları sonuçları görmeyi heyecanla beklediklerini söylüyor. Ancak diğerleri, bu tür deneylerin boşuna olduğunu ve savunmasız bir nüfusun potansiyel olarak kullanılmasından endişe duyuyor. California, La Jolla’daki Scripps Araştırma Enstitüsü müdürü Eric Topol, “Bu daha nazik bir patojen olsaydı harika olurdu” diyor. “Her şey için rastgele denemeler yapamazsınız ve yapmamalısınız.” Klinik araştırmacıların bazen söyledikleri gibi, paraşütler de hiçbir zaman rastgeleleştirilmiş kontrollü bir çalışmada test edilmemiştir.
Ancak Benn, kontrol grubundaki kişilerin de Covid-19 hakkındaki bilgilerden yararlanacağını ve çalışmanın sonunda maske takacaklarını açıklayarak çalışmasını savunuyor. Maskeleri üretme ve dağıtma zorluğu göz önüne alındığında, ekibinin çalışmanın başında herkese yetecek kadar maskeyi “hiçbir koşulda” dağıtamayacağını söylüyor. Aslında, başlangıçta çalışmaya 70.000 kişiyi dahil etmeyi planladıkları, ancak sonra sayıyı azaltmaları gerektiğini söylüyor. Denemenin çalışmaya dahil olan herkes için bazı faydalar sağlayacağını umuyor. “Ancak toplumdaki hiç kimse, biz bu denemeyi yapmadığımız durumdan daha kötü olmamalı,” diye de ekliyor. Elde edilen verilerin, küresel boyuttaki bilimsel tartışmayı aydınlatacağını düşünüyor.
Minnesota’daki Osterholm, şimdilik maske takıyor. Yine de şu ana kadar konuya getirilen “bilimsel titizlikten” yakınıyor. “Bilim dünyasında insanları her zaman veri olmadan açıklama yaptıkları için eleştiriyoruz” diyor. “Burada da aynı şeyi yapıyoruz.”
Yine de çoğu bilim insanı, maske takmayı öngören bir şeyler söyleyebilecekleri konusunda eminler. Gandhi, “Tek çözüm bu değil, ama bunun pandemi kontrolünün son derece önemli bir ayağı olduğunu düşünüyorum“, diyor. Digard şunu söylüyor: “Maskeler işe yarıyor, ama yanılmaz değiller. Ve bu nedenle mesafenizi koruyun.”
Kaynak: Nature 586, 186-189 (2020), doi: https://doi.org/10.1038/d41586-020-02801-8
Özetleyecek olursak, bilim dünyası maske takmayı desteklemesine rağmen, bu konuda bazı bilim insanlarının kafasında hala soru işaretleri mevcut. İşte bilim de zaten tam olarak budur. Evet, bazen hatalı öngörülerde bulunabilir, ancak bilim kendi içinde her zaman tutarlıdır ve doğru sonuçlara her zaman ulaşılır. Dolayısıyla biz bilimciler, sadece bir çalışmaya dayanarak hareket etmeyiz, konu hakkındaki çok sayıdaki makaleyi, özellikle iyi dergilerde yayınlanan, inceleyerek bir kanıya ulaşırız. Bu kanı da, elbette alanda uzman diğer bilim insanları tarafından gözden geçirildikten sonra kabul görür. Covid-19 salgını karşısında ise şu an için en önemli savunma aracımız maske olarak görünüyor. Hatta herhangi bir aşı adayı başarılı olursa ve de yaygın aşılama yapılsa dahi tek başına bu salgını durdurmamıza yetmeyebilir, çünkü başarılı bir aşı adayından bilim insanlarının beklentisi %50-60 civarında bir bağışıklık oranı. Dolayısıyla aynı anda hem yaygın aşılama hem de maske kullanmak bizi bu salgından kurtaracaktır. Tüm bunları dikkate aldığımızda, Vos’un da dediği gibi “elimizde bu kadar basit, düşük maliyetli ve potansiyel olarak bu kadar büyük bir etkiye sahip bir araç (maske) varken, onu kim kullanmak istemez ki?”
Maskemizi takalım, fiziksel mesafemizi koruyalım!
21.10.2020
Çeviren / Derleyen
Mehmet ÖZDOĞAN, Dr. Fizikçi
Bornova Belediyesi – Mevlana Toplum ve Bilim Merkezi